Hurriyet

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Cittaslow Seferihisar


CITTASLOW SEFERİHİSAR

Akşam şıkır şıkır ışıklı yeni Limanı ile Sığacık’ ın dar sokaklarında gezerken 2 sene içerisinde ne kadar değiştiğini hayretle gözlemledim. Bir ara arkadaşlarım beni Sığacık Pazarı’nın kurulduğu sur içerisinden geçirirken bir tabela gözüme ilişti.

Aynen şunlar yazılıydı :

“Seferihisar 28 Kasım 1999 tarihinde “Yaşamın Kolay Olduğu kentlerin uluslararası Ağı” olan Cittaslow Birliğine üye olmuştur.

Sığacık Pazarı, Küreselleşmenin yıkıcı etkilerine karşı yerel değerlerin ön plana çıkarılmasını destekleyen Cittaslow Birliği’ nin kriterleri çerçevesinde, yerel ürünlerin ve üreticilerin desteklenmesi amaçlı kurulmuştur.
·         Pazarımızdaki ürünlerin tamamı Seferihisar ve köylerinde üretilmektedir.
·         Pazarımıza halden mal getirilmemektedir.
·         Pazarımızda bulabileceğiniz ürünlerin tamamı üreticileri tarafından satılmaktadır.
·         Pazarımızda ev hanımlarımızın el emeği ürünlerini bulabilirsiniz. Gıda ürünü satan ev hanımlarımızın sağlık raporu bulunmaktadır.
·         Pazarımızda naylon poşet kullanılmamaktadır.”
Bunu okuduktan sonra logoso turuncu bir salyangozun üzerinde irili ufaklı rengarenk yapılar olan bu Cittaslow nedir diye ufak bir araştırma yaptım, sizlerle de paylaşmak istedim.
Cittaslow

Ekim 1999 tarihinde İtalya’ da başlatılan Cittaslow ağ hareketi, İtalyanca Citta (Şehir) ve İngilizce Slow (Yavaş) kelimelerinden oluşan Sakin Şehir anlamındadır. Buradaki asıl nokta Amerikan tarzı hızlı yiyecek (fast food) zincirine karşı bölge halkının birlik içerisinde yöresel değerlere sahip çıkarak küreselleşmenin yerel özellikleri silmesini engellemektir. Yaşam kalitesini arttırırken yerel kimliği koruma amaçlı 50 hedef ve kriteri gerçekleştiren kasabaların ve kentlerin katıldığı bir birliktir. Türkiye de ise bu katagoriye giren yerlerimiz:

§  AkyakaMuğla
§  YenipazarAydın

16 senedir Seferihisar’ a gidip gelen biri olarak Seferihisar’ın Türkiye’nin ilk, dünyanın 121. Cittaslow Kenti olmasından dolayı mutluluk duyuyorum. Seferihisar’ ın en güzel Cittaslow kenti olması için Belediye ve tüm vatandaşlar seferber olmuş durumdalar. Altı ana başlık altında kurulan komisyonlar , “Tarım ve Hayvancılık, “Çevre”, “Turizm”, ”Yiyecek, içecek“,”Halkla İlişkiler” ve “Eğitim” başlıklarında projeler dahilinde görev yapacaklar. Cittaslow unvanını alan tüm şehirler ayrıca düzenli olarak kontrol edilmektedirler.

Aslında 4000 yıldan bu yana üzerinde yerleşim olduğu bilinen Seferihisar ‘ın bu unvanı alması çok da şaşırtıcı değil. Çünkü Seferihisar gerek tarihi gerekse kültürel zenginlikleri açısından en zengin alanlarımızdan birisidir. M.Ö. 2000 yıllarında Akalardan kaçan Giritliler tarafından kurulduğu ve Karyalıların bir kenti olduğu bilinen en eski yerleşim yerlerinden Teos, ilçenin sınırları içerisindedir.  
 Tarihi geçmişine istinaden Tümülüsler (höyük) bakımından da Seferihisar oldukça zengindir. Tümülüs, zamanın mimarları tarafından kral ve kral ailesi gibi önemli kişiler için, önce zemin üzerine inşa edilen, sonra üstüne yığılan toprak veya taşlardan oluşturulan yapay tepe tipi anıt mezarlardır. Bu tarz yapının amacı mezarın yerinin bir tepecikle belirlenmesi ve mezar odasının soyguncular gibi dıştan gelecek tehlikelere karsı korunmasıdır. Maalesef çoğu tümülüs harabe durumuna gelmiştir.
Tarihi yerlerin dışında özellikle outdoor sporları için de oldukça fazla seçeneğiniz var.

Sayısız trekking alanları dışında farklı büyüklükte ve yapıdaki koyları ile özellikle de su sporları ile ilgilenenler için ideal bir yerdir. Hemen belirtmek isterim ki Sığacık’ ın Ekmeksiz Koyu mavi bayraklı plaj kapsamındadır. Özellikle meşhur rüzgarı sayesinde sörf  tutkunları ve yarışmaları için vazgeçilmezdir.
Benim gibi sualtını merak ediyorsanız mağaraları, duvarları, çeşitli dip yapılar ile sualtı canlılığını sağlayan Seferihisar dalış meraklılarının gözde noktaları arasında yerini almaya başlamıştır.
Demekki ne diyoruz Cittaslow Seferihisar’ a sefer vakti …




24 Temmuz 2011 Pazar

“Ördek Suya Daldı Zil Çaldı! 1 – 2 – 3… Cupp!”

Çocuklukta en çok suda oynan oyunlardan biriydi. Senelerce ben de dâhil birçoğumuz bu cümle ile kafamızı suyun altına batırarak gözlerimiz yana yana nefesimizi tutmaya ve dibi görmeye çabalardık. Tabi ki bir de kim en derine dalıp en çok kumu çıkaracaktı. Amaç ellerinin arasından akan çamur olmuş kumu havaya kaldırıp “en çok beeeen” demekti.
Çocukluğum Heybeliada’da geçtiği için 6 aylıktan itibaren denizde büyüdüm. En büyük keyfim kayalıkların suyla doğru düzleşip hafif sivrildiği yerlerde minik bir havuz oluşturmak ve tuttuğum balıkların burada gezmesini izlemekti. Başlarına güneş geçmemesi için de yeşil yaprak yosunlardan gölgelik yapardım. Havuzun denize açılan ağız kısmını da yine bu yosunlarla kapatırdım ki balıklarım kaçmasın. Küçük kırmızı kovamla da sularını sürekli yenilerdim. Gerçekten yaşıma göre inanılmaz sayıda ve büyüklükte balık tutabilirdim. 5 – 6 yaşlarımda kendi midyemi çıkartıp, açıp balık yemi yapabilir ve balığımı iğneden kendim çıkartabilirdim. Bunun yanında haliyle midyemi paylaşmak isteyen arıların gazabına da az uğramamışımdır.  Sanırım balıklar nasılsa geri döneceklerini bildikleri için beni tercih ederlerdi. Yanımda benden yaşça büyük diğer adalılar ise güneşin altında akşam yemek için bir tane bile yakalamayı beklerken benim “tuttttum geldiiii” diyip misina ucundaki balığı büyük bir sevinçle sallamamdan sanırım pek mutlu olmuyorlardı.
Çocukluğumda başlayan bu denizi keşfetme duygumu sportif dalış ile yaşıyorum.
Scuba dalışı hakkında bilgi alınabilecek bir sürü kaynak var. Bu nedenle amatör bir dalıcı ve sualtı fotoğrafçısı olarak kendi deneyimlediklerimi paylaşmayı isterim.
Kısaca kullandığımız bu kelimenin anlamı nedir?
Scuba, sakin, canlı, uyumlu, bol heyecanlı, akvaryumik dalış alanı desem de tabiî ki değil. Gerçek anlamı ‘self contained underwater breathing apparatus.’ Türkçe’ye çeviri yapıldığında ise ‘bağımsız sualtı solunum cihazı’ deniliyor.
Dalış kıyafetleri, BC, tüp hepsi çok ağır? Hepsini nasıl kuşanıyoruz? Onları giyindikten sonra batıp boğulmuyor muyuz?
Dışarıda meşakkatli bir hazırlanma süreci olduğu doğru ancak dalış işareti verilip başınızı suyun altına indirdiğinizde mavilikteki hafiflik her şeye değdiğini hissettiriyor. Üzerinize giydiğiniz BC’nizi hava ile doldurduğunuzda isteseniz de batamazsınız. Ayrıca sadece dalış kıyafetleri ile bile suya girseniz materyalin özelliği sizi suda kaldıracağından yine boğulma gibi bir durumunuz olmayacaktır.
Dalış aslında zormuş. Vurgun yeme tehlikesi var? Ya bana da olursa?
İnanın karada araba ya da motosiklet kullanmaktan, büyük şehirlerde karşıdan karşıya geçmekten daha tehlikeli bir spor değil. Kurallarına uyulduğu sürece güvende olacağınızı unutmayın. Su ve derinlik ve hatta yükseklik korkunuzu bile en rahat aşabileceğiniz scubada discovery – deneme dalışlarını mutlaka tavsiye ederim.
Suyun altında tek duyabildiğiniz sessizlik ve kendi nefes alış verişlerinizdir. Bu dinginlik içerisinde bu kadar renk cümbüşü, bu kadar canlılık, bu kadar hareket ve masalsı bir dünyayı kolay kolay başka yerde bulamayacağınızı garanti ederim. Zamanla dalış sayınız arttıkça daha çok çevrenize odaklanacağınızdan dolayı çok farklı canlı türlerini de fark edebilirsiniz. Böylece her dalış sonrasında gördükleriniz size daha da keyif verecektir. Özellikle ilerleyen zamanda yaşadıklarınızı fotoğraf ve videolar ile paylaştığınızda diğerlerinin de bu güzellikler karşısında ki hayranlığına dikkat etmenizi öneririm. Gösterdiklerinizin hiçbirine hiç kimse aman boş ver demeyecektir.
Dalıştan keyif almak için çok derinlere inmenize gerek yok. Maviliğin içerisinde rengârenk bir karnaval, sayısız irili ufaklı canlılar sizleri bekliyor.
İş yerinizdeki stresten, şehrin trafik çilesinden ve gürültüsünden, yapış yapış sıcaktan daha bunalmadınız mı?
Biz her hafta sonu bütün bunları geride bırakarak kırmızı mercandan amfora tarlalarına kadar keşfedilmeyi bekleyen sulara dalışa gidiyoruz.
Engin maviliğe herkesi davet ediyorum. Hayatta kesinlikle denenmesi gereken deneyimlerden birisi olan scuba dalış için cesareti ve heyecanı olan herkes hay hay buyursun gelsin, tadını alıp dalsın dalsın dalsın…
Bol nefesli ve bol mavilikli günler diliyorum…
A.A. 

22 Mayıs 2011 Pazar



Saroz' da 2011 dalış sezonumuzu bu güzel manzara ile açtık. Rüzgar arada bizi yoklasa da sahilde yaktığımız ateşin dibinde sessizliğin ve huzurun tadını çıkarttık.

6 Şubat 2011 Pazar

Sanctum 3D

The 3-D action-thriller Sanctum follows a team of underwater cave divers on a treacherous expedition to the largest, most beautiful and least accessible cave system on Earth. When a tropical storm forces them deep into the caverns, they must fight raging water, deadly terrain and creeping panic as they search for an unknown escape route to the sea. Master diver Frank McGuire has explored the South Pacific's Esa-ala Caves for months. But when his exit is cut off in a flash flood, Frank's team-including 17-year-old son Josh and financier Carl Hurley are forced to radically alter plans. With dwindling supplies, the crew must navigate an underwater labyrinth to make it out. Soon, they are confronted with the unavoidable question: Can they survive, or will they be trapped forever?

*****
3D ile Nefesinizi tutarak heyecan, hayranlık, gerilim içerisinde seyredeceğiniz gerçek bir hikayeden esinlenerek gerçekleştirilmiş doyumsuz bir film... Doğanın asla hafife alınmaması gerektiğine ve tedbirlerin asla elden bırakılmamasına dair çok ince kareler var... Şimdiden iyi seyirler!


Video URL:http://www.imdb.com/video/imdb/vi1483905305